On dört yıldır neredeyse yüz yıllık bir evde, hiçbir şeyi atmaya kıyamayan kadınlarla ve bunu pek umursamayan erkeklerle yaşıyorum. Öyle ki, bitişiğimizde bir o kadar yaşlı, hiçbir şeyi atmaya kıyamayan sahibeleri ve sahibinin yokluğuyla sanki hüzünden yıkılmak üzere olan eve taşıyoruz. Köyden İstanbul’a gidip iş kuranların gönderdiği eşantiyon bira ve kola bardaklarıyla, Almanya’dan gelen belki içine sıcak su bile değmemiş termosla, plastik karışımlı sarı çiçekli kırmızı kupalarla ve her gün kullandığım kap kacakla dolu raflarıyla, son model derin dondurucusuyla, televizyonuyla, yanda insanlarla ineklerin ortak kullandığı 25 no’lu kapısıyla, mutfağın içindeki banyosuyla, belki henüz vintage olmamış yeşil badanasıyla bu iki yaşlı ev pekala bir çağdaş müze olabilirdi. Bu düzeniyle bugünkü akla uymayan ve fotoğraf hafızasına dayanmayan evimiz bir müze değil ve eğer bir gün sarı çiçekli kırmızı kupaları kullanmam gerekirse kullanacağım.

RAF ÖMRÜ

Tunceli, 2020

On dört yıldır neredeyse yüz yıllık bir evde, hiçbir şeyi atmaya kıyamayan kadınlarla ve bunu pek umursamayan erkeklerle yaşıyorum. Öyle ki, bitişiğimizde bir o kadar yaşlı, hiçbir şeyi atmaya kıyamayan sahibeleri ve sahibinin yokluğuyla sanki hüzünden yıkılmak üzere olan eve taşıyoruz. Köyden İstanbul’a gidip iş kuranların gönderdiği eşantiyon bira ve kola bardaklarıyla, Almanya’dan gelen belki içine sıcak su bile değmemiş termosla, plastik karışımlı sarı çiçekli kırmızı kupalarla ve her gün kullandığım kap kacakla dolu raflarıyla, son model derin dondurucusuyla, televizyonuyla, yanda insanlarla ineklerin ortak kullandığı 25 no’lu kapısıyla, mutfağın içindeki banyosuyla, belki henüz vintage olmamış yeşil badanasıyla bu iki yaşlı ev pekala bir çağdaş müze olabilirdi. Bu düzeniyle bugünkü akla uymayan ve fotoğraf hafızasına dayanmayan evimiz bir müze değil ve eğer bir gün sarı çiçekli kırmızı kupaları kullanmam gerekirse kullanacağım.